YAŞAMAK BÜYÜK BİR İŞTİR
Hayat, içinde mutluluklar ve sıkıntılar
barındıran, insana bir formda, bir noktada, değişmeksizin ve dönüşmeksizin
kalma imkânı vermeyen bir nimet ve aynı zamanda bir külfettir. Yaşıyor olmak
başlı başına büyük bir iştir. Hele ki neden yaşadığını bilmiyorsa insan. Bu iş bazen
öyle büyür ki, insan ancak uyuşarak var olmanın acısını gidermeye çalışır. Hayatın
içindeki mutluluklar bile içinde gizli meşakkatler, bedeller ve birçok gizli korkular
barındırır. Mutluluğu kaybetme korkusu hiç de hafife alınmayacak bir evham ve bir
korkudur. Ben bu dünyadan öylece geçer giderim hiçbir şey de umurumda olmaz
diyorsanız, büyük ihtimalle ermişsinizdir. Mutluluklar da acılar kadar insanın
umurunda olan şeylerdir. Mesela bir mutluluğun artık çok geride kalmış olması,
insana derin bir iç çektirir. Alışılmış bir mutluluğun artık olmaması ciddi bir
elemdir. Kişinin çok sevdiği ve birlikteyken mutlu olduğu annesinin ya da babasının
artık yanında olmaması bir elemdir. Tattığınız mutlulukların bir daha hiç
tadılamayacağı düşüncesi ciddi bir elemdir. Gerçekten sevip anlaştığını
düşündüğü, çok sevdiği ve muhabbet etmeye doyamadığı biriyle birkaç yıllık
beraberlikten sonra ayrılmak zorunda kalan bir arkadaşım, yaklaşık bir yıldır
bu mutluluğun bedelini ödüyor. Ayrılık onun içini öyle acıttı ki belki birkaç yılda
yaşadığı mutluluktan çok daha derin kederlerle ve hüzünlerle tanıştırdı onu. Hayat
böyledir işte…
Hayatta yapılan her şey iştir. Ve hiçbir şey
yapmak istememenin hiçbir anlamı yoktur. Çünkü yaşıyorsanız hiçbir şey yapmamak
oldukça zor ve hatta neredeyse imkansızdır. Bu aslında meditasyonun da esasıdır
ve çok çok az insan hiçbir yapmadan ve hiçbir şey düşünmeden ancak ve ancak
kısa bir süre durabilir. Hayatta hiçbir şey yapmadığını düşünenler bile saatlerce
sosyal medyada bir şeyler izlemek için çaba göstermekte, bir şehvet uğruna bin
bir diller dökmekte, bir aşk uğruna binlerce kilometreler gitmekte veya zaman
öldürmek adına kendine bir haz oyuncağı bulup onunla oynaşıp durmaktadır.
Herkes kendi boş yaşamıyla ya da ne kadar doluysa, yaşamının doluluğu ölçüsünde
bütüne bir anlam katar. Bu açıdan bakıldığında kendinin boş bir insan olduğunu,
değersiz olduğunu, topluma hiçbir faydasının olmadığını düşünmeye de gerek
yoktur. Zira her insan yaşıyor olmakla topluma iyi ya da kötü bir anlam katar. Her
şey zıddıyla bilindiği için boş gibi görünen insanlar bize doluluğu ve doluluğun
derecelerini anlamamız için hizmet ederler. Keşke olmasalar deriz ama olmasalar
olmaz. Her zaman olmuşlardır ve büyük ihtimalle bundan sonra da olacaklardır.
Başta ana babamız olmak üzere toplum bizden
bir şey olmamızı istese de sadece yaşıyor olduğumuz için büyük bir yükün altına
girdiğimizi ve bu yükün oldukça ağır bir yük olduğunu görmezler. Aslında herkes
bu yükün altındadır ancak bu yükün altında kalmış insanı anlayıp şefkat ve
merhamet gösteren azdır. Toplumsal beklentilerle kendi sınırlı yetenekleri
arasında sıkışıp kalmış insan, tükenmişlikle bitecek bir hikâyenin kahramanı
oluverir. Birilerine bir şeyleri ispatlama çabası, sevgi ve değer kazanma
çabası, onay alma çabası, kırıklıklarını içine atma çabası ve daha bir sürü
çaba aslında hiç güçlü olmadığı halde güçlü gibi görünen insanın derin acılarıdır.
Olduğunuz kişi ile oldurulmaya çalışıldığınız kişi farklıysa ve bunu kafaya
takıyorsanız bir ömür boyu bitmeyecek bir savaşın içine girmişsiniz demektir.
Yaşamak büyük bir iştir, çünkü bu dünyada öylece
yaşayıp gitmenize izin yoktur. Aldığınız her haz, yaşadığınız her mutluluk az
ya da çok bir bedeli gerektirir. Tamamen bedelsiz mutluluklarınız için dahi
farkındalık ve şükretme sorumluluğunuz ve belki de bu mutluluğu yaşamayanlarla
paylaşma yükümlülüğünüz vardır. Bir şeyler için çalışmanız gerekir. Eğer
tembelseniz tembelliğin bedelini ödeyebilecek, bu yüzden ezilmeyi, aşağılanmayı
hazmedebilecek durumda olmanız gerekir. Hazzın doruğunda yaşayanlar, her aklına
eseni, nefsinin her dediğini yapanlar ise en büyük bedelleri ödeyenlerdir. Haz
peşinde koşarken bir anda gökten yere iniverirler. Zirveden dibe çakılıverirler.
Ödedikleri bedelleri hissetmemek adına hazzın uyuşturuculuğunun içinde
boğulsalar da hesap ödeme sorumluluğundan kurtulamazlar. Bu dünyaya hayat
elbisesi giyinerek girip utanç elbisesi ile çıkmak büyük bir bedeldir.
Kendimize ve bizim gibi bu hayat
sorumluluğunu yüklenenlere söylediğimiz her sözde, her yaklaşımımızda
merhametli davranmak, anlayışlı ve şefkatli olan yolu tercih etmek kocaman bir
kalbimizin olmasını ve içine binlerce güzel sevgiyi sığdırmamızı sağlar. Bize
imtihan olarak gelen insanların nelerle imtihan edildiğini bilmiyoruz ve hiçbirimiz
henüz sınanmadığımız günahın masumu değiliz. Aynı hayat hikayesi bize verilse
biz daha beter olabilirdik.
Yüklerle dolu bu hayatta hiçbirimiz kırılmaktan, beklemediğimiz davranış ve sözlerle karşılaşmaktan, anlamsız terk edilmelerden, kinle, kıskançlıkla, hasetle yapılmış saldırılardan, bizi aptal yerine koyan uyanık geçinmelerden, kaba ve çirkin muamelelerden kaçamayacağız. Bunlar hep oldu ve olacak. Bu muameleleri yapan aklı, kalbi mühürlü belki de hastalıklı insanları ciddiye almamak, belki onlara hayat yüklerinden kaçmalarının bunu yaptırdığını düşünerek aldırmamak ve son tahlilde kendi şefkat ve merhamet duygumuzla onlara acımak ve onlar için dua etmek bizi hayat yükünün ağırlığından az da olsa kurtarabilir. Yoksa kalbi ve aklı yaralı ve gerçeklerden uzaklaşarak cahillik yoluna girmiş biriyle savaşmak bizi de yaralar ve belki de ondan daha cahil bir hale sokar.
Eğer kalbi ve aklı yaralı insan, saldırıp, kıran, insanların şerrinden emin olamadığı insan bizsek kendimize karşı da şefkatli ve merhametli davranıp, anlayışla yaralarımızı iyileştirmenin bir yolunu aramak ve zihnin ötesine geçip, kederden huzura, savaştan barışa geçmek için tüm gayretimizi sarf etmek, en aklı selim yoldur. Kendini suçlayıp suçlayıp yine aynı hataları tekrar eden insan, bir türlü kemalat yolunda ilerleyemez. Olgun insan tüm suçlamalardan kurtulmuş, suçlamayla zaman kaybetmek yerine çözüm odaklı hareket eden insandır.
Çok şükür ki yüklerle dolu bu hayat ölümle bir çok yükünü bırakarak devam edecektir. Ruh sonsuz bir hayata doğru gitmektedir ve gerçek
hayat burada yaşanan oyunlardan ibaret değildir...
Yorumlar
Yorum Gönder